Uzun zaman önceydi Hint kültürüyle,yogayla,Buda’yla,Budizmle ve Osho’yla tanışmam.Daha önce de Hint sinemasını ne kadar sevdiğimden bahsetmiştim size.Hintlilerin çoğu şeyi inanılmaz etkiliyor beni…Bir şarkının içine yerleştirilmiş Hint ezgileri bile beni alıp oralara,farklı zamanlara götürüyor ve bu his beni cezbediyor.Ben tasavvufla da çokça ilgili olduğunu düşündüğüm için Hint felsefesi ve Budizm beni tasavvuf kadar derinden etkiliyor sanırım.Bu noktada size Hint felsefesinin 4 kuralını da hatırlatmak isterim:
İlk kural : “Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.”
İkinci kural : “Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. “Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı” gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.”
Üçüncü kural : “İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.”
Dördüncü kural: “Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir.””Hayatimızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir.”
Kendine iyi bak. Tüm kalbinle sev. Sonuna kadar hayatın tadını çıkar. Hayatındaki her gün bir hediyedir, kıymetini bil..!
— http://www.chip.com.tr/forum/hint-felsefesinin-4-altin-kurali_t267868.html —
Nedendir bilinmez çoğu insan Hintlilere,kültürlerine,filmlerine,felsefelerine,yogaya,Buda’ya,Budizme oldukça mesafelidirler.Çok enteresan geliyor bana tabi bu ön yargılar. Geçtiğimiz senelerde yogaya gittiğimi söylediğimde nedense kedi kesmeye gidiyormuşum gibi bakıyorlardı ve aslında namaz kılmak da çok güzel bir aktivite,kimseye söyleme yogaya gittiğini falan diye öğüt veriyorlardı. Eee neden? İnsan eğer Allah’ı bulmayı amaç edindiyse asıl tüm semavi ve semavi olmayan dinleri bilmelidir bence.Bu sadece din konusunda değil bana göre tüm konularda böyledir mesela siyasette de.Ben asla o partili biriyle konuşmam bu konuları. Eee neden? Belki zihninde çiçekler açar bir şeyler öğrenirsin,sorgularsın bunun neyi kötüdür ??? -neyse sinirlendim- Ben tabi kimseye aldırmadım yogama devam ettim.Sonra bir şeylerden dolayı bıraktık gerçi arkadaşımla sanırım zaman sıkıntısı olmuştu -gereksiz ayrıntı- Fakaat şimdi yeniden başlayacağım.Çünkü buna ihtiyacım var hissediyorum.Bu güzel bir haber benim açımdan.
Bu arada benim bir ara da Tibet ve Bhutan’a gitme hayalim vardı gerçi hala var.Oraya gittiğimde çok huzurlu olacağıma inanıyorum.Çünkü Budizm beni heyecanlandıran bir şey ve çünkü Buda benim için gerçekten tam anlamıyla bir yol gösterici.(Size 2 de kitap tavsiyesi eğer ilginiz varsa-
http://www.dr.com.tr/Kitap/Buda-Asik-Olsaydi/Charlotte-Kasl/Egitim-Basvuru/Kisisel-Gelisim/urunno=0000000407292
http://www.dr.com.tr/Kitap/Siddhartha/Hermann-Hesse/Edebiyat/Roman/Dunya-Roman/urunno=0000000064087
Buda’nın haricinde beni etkileyen biri daha var ki o da Osho! Kitaplarını,sözlerini okuduğunuzda hayatınızdaki çoğu şeyi sorgulamaya başlayacaksınız emin olun.Artık kendinizi dönüştürmek için çabalayacaksınız ve bunu istemsizce yapacaksınız.Kesinlikle okunması gerekiyor.Hele ki şu an hayatınız yolunda değilse,bir yerlerde hata yaptığınızı düşünüyorsanız,aşk hayatınız çok da iyi gitmiyorsa,daha iyi bir hayatınız olsun istiyorsanız ya da sadece okumalık kitap arıyorsanız doğru tercih Osho kitapları.Bir bilgi vermem lazım ki Osho oturup da bu kitapları yazmamış verdiği seminerlerde yaptığı konuşmalardan derlenerek kitap haline getirilmiş hepsi.Konulara göre seçip okuyabilirsiniz.Bugün ben sizle Osho’nun Aşk,Özgürlük,Tekbaşınalık adlı kitabından bazı sözleri paylaşmak istedim.Bence herkesin okuması gerekiyor.Belki ilişkiler,aşk,sevgi hakkında doğru bildiğimiz her şey yanlıştır ne dersiniz? İyi okumalar 🙂
*Birlikte ol ama birbirini ezmeye çalışma, sahip çıkmaya uğraşma ve karşındakinin bireyselliğini mahvetme. Birlikte yaşadığında bırak arada mesafe kalsın…
*Aşk bağlılığa dönüştüğü anda ilişki haline gelir. Aşk taleplerde bulunduğu anda hapishaneye benzer. Özgürlüğünü elinden alır; göklerde uçamazsın, kafeslenmişsindir.
*İnsanlar, aşkın ne olduğunu bilmediklerinin farkında değiller. Aşk, asla şüphelenmez, asla kıskanmaz. Aşk asla diğerinin özgürlüğüne karışmaz. Asla kendi isteğini diğerine zorla kabul ettirmez. Aşk özgürlük sunar ve bu özgürlük ancak ilişkide mesafe varsa mümkün olur.
*Birbirinizi sevin ama aşktan bağlar üretmeyin. Aşk bir armağan olmalı ama bedeli olmamalı. Durağan bir şey yaratma. İşi rutin hale getirme. Bırak aşk ruhlarınızın kıyıları arasında gidip gelen bir deniz gibi kalsın.
*Eğer özgürlük ve aşka sahip olursan başka şeye ihtiyacın kalmaz. Elde etmişsindir, sana yaşam işte bunun için verildi.
*Aşkın özgürlük verici bir kalitede olması lazım, sana zincir vurması değil; sana kanat takıp mümkün olduğunca yükseklere uçmanı sağlaması lazım. Unutma, aşk sınır tanımaz. Aşk kıskanç olamaz, çünkü aşk sahiplenmez.
*Gerçek aşk, paylaşır; diğerini sömürmek değildir, diğerine sahip çıkmak değildir. Sorun, sen diğerine sahip çıkmak istediğin zaman doğar: Diğeri de sana sahip çıkabilir. Ve eğer diğeri daha güçlüyse, daha çekiciyse; doğal olarak, köle durumuna sen düşersin. Eğer diğerinin sahibi olmak istiyorsan, “köle durumuna düşebilirim” diye korkarsın. Eğer diğerine sahip çıkmak istemiyorsan, diğerinin sana sahip çıkabileceğinden de korkmazsın. Aşk, asla sahip çıkmaz.
*Aşk asla sahip çıkmaz ve aşka asla sahip çıkılamaz. Gerçek aşk seni özgürlüğe götürür. Özgürlük en yüksek zirvedir, en yüksek değer. Ve aşk da özgürlüğe en yakın olandır; aşktan sonraki adım, özgürlüktür. Aşk, özgürlüğe karşı değildir; aşk özgürlüğe giden bir basamaktır. İşte farkındalık sana bunu gösterir; aşkın özgürlüğe götüren bir basamak olarak kullanılacağını. Eğer aşıksan, diğerini özgür bırakırsın. Ve diğerini özgür bıraktığın zaman, diğerinden özgürleşirsin de.
*Sevdiğin için bir insanı sahiplendiğin fikri çok çirkin. Birisine sahipsin bu demektir ki onu öldürdün ve ticari bir mala dönüştürdün. Sadece eşyalara sahip olunur. Aşk özgürlük verir. Gerçek aşkta bölünme olmaz. Sevenler birbirinin içine erir. Sadece egoistçe aşkta büyük bir bölünme vardır, seven ve sevilen ayrılır. Gerçek aşkta ilişki yoktur. Çünkü ilişki kurulacak iki insan yoktur. Gerçek aşkta sadece sevgi olur, bir çiçek açma, güzel bir koku, bir erime, bir birleşme yaşanır. Egoistçe aşkta ise iki kişi vardır, seven ve sevilen. Ve ne zaman seven ile sevilen olsa aşk yok olur. Aşk olduğu zaman seven ve sevilen birlikte aşkın içinde kaybolur.
*Sevgilinin niçin seninle olmak istemediğini anlamaya çalış. Seni reddettiğinden değil seni ne kadar çok sevdiğini biliyorsun, ama bazen yalnız kalmak istiyor. Sen de onu seviyorsan yalnız bırakırsın; ona işkence yapmazsın. Adam yalnız kalmak istiyorsa kadın, “Artık benimle ilgilenmiyor, belki de başka bir kadına ilgi duyuyor.. diye düşünmez. Akıllı eş diğerini yalnız bırakır ki tekrar kendini toplayabilsin, yeniden paylaşacak enerjisi olsun. Ve bu ritim gece ve gündüz gibidir, yaz ve kış gibi; değişir durur.
*Kendi başına gerçekten mutlu olabildiğinde kimseyi kullanmak istemeyeceksin. Tek istediğin paylaşmak olacak. İçin öyle dolu ki dışarı taşıyorsun, ve bunu biriyle paylaşmak istiyorsun. Ve birisinin bunu kabul etmesinden minnet duyacaksın. İşte bu kadar…
Sevgiler.